13 Ekim 2014 Pazartesi

Urla

Urla demek benim için Zeytinalanı demek. Eşimin ablası orada yaşıyor. İki oğlu da öyle . Bir de torun katıldı aralarına, biz de 13 günlük Yağız beyi çok özledik, İRem ile de tanışsın istedik ve ziyaretlerine gittik dün.
Büyümüş bizim minik adam, ömürlü bahtı açık olsun dilerim ki.

Yağız İrem ablası ve dayısı ile..

Sonra kardeşimle haberleştik ki onlar da Urla'da yelken klübündelerdi. Bizim Deniz yelkenli ile açılıyor haftasonları, özgür ruh : ) Gidelim onu görelim istedik, çok da iyi oldu. Deniz'İ alıp Urla İskele'ye gittik. Sahil boyu yürüyüş ve deniz havası iyi geldi.
 Urla 'da olup balık ekmek yemeden dönmek ayıp olmasın dedik bir de balık-ekmek yaptık. Tanju Okan heykeli etrafındaki parktan, Yorgo Seferis cafe'den ayrılası gelmiyor insanın... Hele gün bitmek üzereyse , havada hafif şarabi bir esinti var ise...





Hayatımdan renklerle yeniden

Günler hızla akıp geçiyor, okul sezonunun başlaması, İzmir'de bile havanın serinlemiş olması bizi neredeyse kışlık moda sokmak üzere.
Bizler buna direnip biraz ince giyinirsek üşüme, ceketlere tahammul edememe aylarındayız.Tek dileğimiz çocuklar bu mevsimi kolay atlatsın hastalıklar bizden uzak dursun.
Koşa koşa deniz kenarlarına gittiğimiz hafta sonlarının yerini , yataktan çıkmak istememe günleri alıyor yavaş yavaş. Cumartesi sabahları bende bir heyecan ki sormayın... yaratıcı yazarlık atölyesi derslerimiz başladı, iki grup derse katılıyorum. Etkinlik var ise ona da kalıyorum. Alsancak'ta Kanguru Sanat evinde oluyor tüm bu güzel şeyler :) Deliler Teknesi sevgili Aydın Şimşek yönetiminde iki ayda bir yayınlanan bir dergi ve harika ! Burada ayrıca Aykırı Kuş adında bir dergi çalışmasına katılıyorum. Okumak isteyenlere adres Yakın kitabevi ve Kanguru Sanat evi ;)
Okuyoruz, yazıyoruz, yorumluyoruz ve harika vakit geçiriyoruz. Bana çok iyi geliyor ;) Akşamına  yüzümde koca bir gülümseme ile dönüyorum eve.
Aydın Şimşek ve harika ekibi, Ege'nin imza günü ve söyleşisindeydik.


Hayatıma yeni bir renk kattığım için çok mutluyum.

Bayram tatilini Dikili'de geçirdik.

Çok da özel ziyaretçilerimiz oldu. Bebek.com forumdan tanıştığım Sibel ile , 11 yıllık dostluğumuz kucaklaşmaya döndü. Ailesi ile bize geldiler ve çok güzel bir günü bizimle paylaştılar .
Merey ailesi ile arka bahçe keyfi

Doruk ve İRem 

Bulut ve İRem Doruk'tan da küçüktü biz tanıştığımız yıllarda ...


Bir de  Dikili Nebiler Şelalesi'nden bahsedeyim biraz. Geçen ilk baharda gitmiştik, bu kez sonbaharı yaşayalım dedik. Yeşilin türlü tonuna karışan solgun yapraklar karşıladı bu kez bizi.Yine çok keyif aldık , biraz ilerlediğinizde Kemente Yaylasına varıyorsunuz.Buradan Bergama Kozak yaylasına ya da Ayvalık'a geçiş yapabilirsiniz. Yol üzerinde Kaplan köyünden geçtik. İnsanlar çok güleryüzlüydü, adres sorduğumuz amca, yaşlı bir çift hep bayramlaştık ve bu kadar güler yüzle karşılanmak çok hoştu doğrusu. Biz Ayvalık yönünü tercih ettik ve kendimizi Cunda'da bulduk. Cunda sahilini bu yaz görmediğim için değişiklikten haberim yoktu. Gazinolar sahil şeridinin karşı kısmına alınmış, değişik geldi.
Bayram tatili çabuk geçti bitti.. Döndük yine kendi koşturmacalarımıza ...






Ağlayan mağara
Cunda sahil..




9 Eylül 2014 Salı

iremsel faaliyetler , taş boyama


Çocuklar için yaz tatili sürekli uğraşlar bulmakla geçer. İrem'in doğal taş merakını bilmeyen yok çevremizde :) Gittiğimiz sahillerden toplanan taşlar evde sepet sepet kutu kutu saklanıyor. Bazılarını boyadılar kuzeni ile ;) aslında akrilik ile boyayıp verniklemek gerekiyor sanırım .İrem oje ile boyadı, neredeyse kafayı bulacaktık ki, bitti :)









okul yolu


Dün itibari ile eğitim öğretim dönemimiz başlamıştır :) tüm çocuklarımıza başarılı, mutlu,huzurlu,verimli bir yıl dilerim.
Artık klasik hale gelen anneanne evinde sabah kahvaltısı ve toplanma ardından okul yoluna hazırlık yapıldı.
İrem 6.sınıf Deniz 3.sınıf bu yıl. İlk gün heyecanı ile gittiler , yorgun savaşçılar olarak döndüler ;)






geçen yıl olduğu gibi bu yıl evde de hevesli bir hazırlık süreci oldu.

2 Eylül 2014 Salı

Eylül




günlerden eylül,

bir yaprak düşecek, yakındır.

rüzgarın peşi sıra takılıp ardına gideceğim.

günlerden ılık bir hüzün...


G.Keskin
( görsel Mustafa Keskin'e aittir )
 


23 Temmuz 2014 Çarşamba

bir kaçamak ; Çeşme Ayasaranda Koyu



Hafta sonu kaçamağımızın adresi Çeşme Ayasaranda Koyu idi. Biz koya sıfır inşa edilmiş bir otelde konakladık ( oraya nasıl yapıldıysa zamanında bu işletme yapılmış ) 
Koy Çeşme limanı yakınında karşısında Sakız Adası yer alıyor. Denizi, havası ,manzarası harika idi. Keyifli bir tatil oldu bizim için ;)







15 Temmuz 2014 Salı

Urla Pırnarlı Ada gezimiz

Eşimin ablası ve ailesi Urla'da yaşıyor. Kendileri tekne , yat imalatı ile uğraşıyorlar  ve hafta sonları en büyük zevkleri tekne ile adalara açılmak. Denize girmek, balık tutmak , buna  Volkan ve Metin'in hız tutkusunu da eklersek  macera dolu bir gün olduğu düşünülebilir ;)

Bizi de davet ediyorlardı  , geçtiğimiz pazar günü  kalabalık bir ekip, 3 tekne açıldık denize , gittiğimiz ada Pınarlı adası dediler.anacak şimdi öğrendim ki halk diline Pınarlı olarak yerleşmiş ama doğrusu Pırnarlı ada imiş ;)
Pırnar ise maki topluluğundan çalımsı bir bitkiymiş ( ki orada olan da buydu )

Deniz şahaneydi ! göl mü desem havuz mu , berraklığını, güzelliğini anlatamam ... Çok eğlendik biz. Denizin tadını çıkarttık, hız teknesine binmem diyen bendim evet :D

baktım ilk gönüllü ekip İrem ve Mustafa'dan oluşuyor önce onlara el salladım :) Sonra bir cesaret ben de gezdim...Harika tek kelime ile ... Volkan  geçen sene de Özbek açıklarında Zodyak bot ile bize heyecanlı anlar yaşatmıştı :)

Yat,tekne v.s ilgilenenler için  adres Urla Sancak Yatçılık 


eğlence zamanıı

güneşten korunduğumu sandığım anlar..(şimdi ben ben değilim burnumun tepe noktası ve yanaklarım al al :))))




bu resim netten alıntıdır . ben çekmedim.


14 Temmuz 2014 Pazartesi

Buca Kaynaklar Kırçiçeği Garden klasiği ve bir de yılan yastığı otu hakkında bilgi

Hafta sonlarımız biz çalışan kesim için çok değerlidir. Yaz aylarında yazlığa gitmediğimiz günler ise daha bir değerli :) Buca Kaynaklar Kırçiçeği Garden aslında bir çim saha düğün salonudur. Burayı işleten eşimin ablası ve eniştesi olunca mekan bizim için bir aile ortamı halini alır. Aynı salonda kahvaltı da verildiğini hatırlatırım ;) Yolunuz düşerse işletmecileri olan abi ve ablamızın hoş sohbetinden de faydalanırsınız ;)

Bu sene de ekilen ürünlerin içinde bulduk kendimizi... Dalından kopan sebze meyvenin tadı hiç bir yerde yok.
Kabak, biber, salatalık, domates, armut topladık , yıkamadan şöyle bir silip yedik hatta...


annemin ektiği kabaklar büyüyor...



çocukluğumuz bu darı püsküllerini örmekle geçti :)


İrem armut toplarsa


salatalıklar missss

tak sepeti koluna :)



İrem gittiği yerde ya taş toplar ya çiçek :) Armut ağacı altında bir bitki ilgisini çekti ve halası ile birlikte söktüler. İsmini bilmiyoruz, dalından da kırdılar hatta , bir kaç adım sonra ablamızın boynu , İrem'in eli kaşınmaya , yanmaya ve hatta uyuşmaya başladı. Eniştem bitkiyi tanıdı, yılan otu dedi, yılan yastığı imiş adı.
İnternette araştırdık, zehirli bir bitkiymiş, belirtileri de verdi zaten , yenmesi şişlik , acı ve ölüme kadar gider yazısını görünce panikledim eve döndük, allerji kremi sürdük bir zaman sonra açıldı parmakları...

Aklınızda bulunsun , görselini de paylaştım bu bitki zehirli oluyor dokunmayınız !
biz tecrübe etmiş olduk.

10 Temmuz 2014 Perşembe

Salihli Sart (Sardes) gezimiz



Hafta sonları çekirdek aile olarak dağ bayır gezmeyi çok sevdiğimizi bilmeyen kalmadı sanırım... Çevre illere açılmadan yakın mesafe gezileri yapıyorduk geçtiğimiz baharda.Zaman zaman paylaştım bunları, Karagöl, Manisa Sipil Zirve, Dikili Nebiler Şelalesi, Alaçatı şimdilik aklıma gelenler ...

Salihli Sart harabelerini de gezmiş hatta tanıtım amaçlı gördüğüm her yazının, tabelanın fotoğrafını çekmiştim.Şimdi onları da bulamıyorum evdeki yedeklerde görürsem güncellerim bu yazıyı ;)

Salihli , İzmir'den yaklaşık 70 km.uzaklıkta, İzmir - Ankara yolu üzerinde Manisa'nın bir ilçesidir. Sart , Lidya devletinin başkenti olup , Salihli beldesidir. MÖ 6. ve 7. yy.da Lİdyalılar yaşamıştır. Sonrasında da Romalılar..Tarihte ilk para burada basılmıştır.Sart Çayı civarında çıkan altın madeni Lidyalılara büyük servet kazandırmıştır. Efsaneye göre Frigya Kralı Midas da, her dokunduğunun altına dönüşmesi lanetinden bu nehirde yıkanarak kurtulmuştur.
Günümüzde Arkeolojik kazılar sonucunda, başta Artemis Tapınağı, Sinagog, Cimnazyum başta olmak üzere altın arıtımevi ve mermerli cadde kenarındaki dükkanlar ile Artemis Mabedi yakınındaki küçük kilise gibi birçok eser ortaya çıkarılmıştır.

Puslu ,kapalı bir havanın hakim olduğu bir sabah yola Salihli'ye doğru çıktık. Sart tabelasını gördüğümüzde karayolunu ter edip döndük. Bu yol üzerinde sağda  Sardes  antik kenti, solda ise Artemis tapınağı  yer alıyor. Sardes antik kentini gezdik önce.






Sonrasında  Artemis tapınağı'na geçtik.
Orası çok büyüleyici bir yerdi.. Ben çok etkilendim. Şehirden uzak biraz da yüksek bir alana yapılmış , kısmen sağlam kalan sütunlar , o gizem ,  o doğa hepsi bir araya geldiğinde çok geçmişe sürükledi beni.
Kilise de vardı tapınağın yanında , gıcırdayan kapısı rüzgara kendini kaptırınca çıkan sesler , o mistik hava bizi de etkiledi ve biraz ürkütücü geldi ..
Çevrede gezip çiçek topladık , serin ama o çok temiz havayı çektik ciğerlerimize..Biz oradayken Japon gezi heyeti ayrılıyordu, diğer yandan Manisa C.Bayar Üni. öğrencileri geldiler, onlar yürüyüş için gelmişlerdi, biraz esneyip köye doğru uzanan patikadan devam ettiler yollarına..
Bİz de aşağı kısımda kalan çay kenarında yürüdük.. İrem'in taşlara olan merakı malum :) baba-kız altın cevheri bulma ümidi de taşıyorlardı içlerinde ama çakıl taşı ile idare ettik ve döndük.











Salihli odun köftesi meşhurdur.Bunu küçüklüğümden duyarım , komşu ilçeli olduğumdan ;) Salihli içlerine gitmedik yol üzerinde bir AVM içinde köfteci vardı. İyi ki gitmişiz aslında oldukça lezzetli köfteler yedik , onlar da bildik bir köftecinin şubesiymiş zaten ;) neden yazdım bunları hani oralara gidip köftesini yemeden dönmeyin ;)
Bu arada fotoğraflardaki pus aslında tamamen teknik hata , telefonumun kamerası leke olmuş ben farketmediğim için de üst kısımlar hayal meyal görülüyor ;)
ve final dönüş yolundan bir kare ;


2 Temmuz 2014 Çarşamba

MiM'lendim SoBe'lendim

Pek sevdiğim , çok sevdiğim arkadaşım  http://mavidebirnokta.blogspot.com/  beni mimler de ben yapmam mı :)





1) En cok sevdiginiz yonunuz nedir?  Sevmediğiniz diye sorsalar bir düzine sayabilir insan.Sevdiğim yönüm düşündüm de , sevdim mi tam severim, koşulsuz, karşılık beklemeden... 


2)Sen hic yagmur altinda agladin mi?  İlk gençlik yıllarında ağlamışlığım vardır .


3)Diyelim ki sana 3 dilek hakki tanindi ama sadece insanlari 
degistirebileceksin. Neleri, kimleri ya da hangi ozellikleri degistirirdin?  Kaygılı , endişeli insanların bu huyunu değiştirmek isterdim, negatif enerji yayan insanları ve bir kişiyi :D (burada yazmam uygun düşmez)


4)Sen hic yaz yagmurunda denize girdin mi? bir kez girdim , harika bir duygu !


5)Yasadigin en gulunc durum nedir? Bir gün oyuncak keçi arıyoruz ,İrem nasılsa görmüş tutturmuş, onu satıcıya uzunca meeeee mmmeeeee 'leyerek anlatmaya çalışmam benim komik sıralamamda birincidir :)


6)Kendine unluler dunyasindan bir es ya da sevgili secseydin hangisini secerdin? Küçüklük hayalimi yazayım her kız çocuğu gibi ben de Erol Evgin ile evlenmek istiyordum :)


7)Hayatin bir film olsa hangi aktris oynasin isterdin? 
kate winslet olabilir, saçı kızıl olsun , hafif balık eti tamam :)

8)Sen hic halka acik bir alanda kimseyi umursamadan agladin mi? çooookk..


9)Superman mi Batman mi? Superman !


10)Cocukken hepimiz bir nesneyi ya da bir olayi baska bir sey zannederdik. Senin oyle ilginc dusuncelerin oldu mu? anneannem yakın bir ilçede yaşardı.Biz Akhisar otobüsünde oraya giderken tüm yolcuların ona gittiğini düşünürdük kardeşimle.Üzülürdük bu kadar insan eve sığar mı diye ! İlginç yanı , her yolculuk aynı düşünceye kapılmaktı , saftık galiba biraz :))))


11)Hayatin anlami nedir?  hayatın anlamı, şimdi şu an ! an'lar ve anılar ;) ailem :)


teşekkür ederim cevaplarken zevk aldım, geçmişe gittim,hayal kurdum ne iyi oldu :)

unutMADIMAKlımda




cehaletten uzak, göklerde, yüreklerde yaşamalıydık içimizdeki ateşi ...

5 Haziran 2014 Perşembe

Da Vinci Demons


Uzun zamandır dizi izlemiyordum.Arkadaşım Aliye'nin tavsiyesi ile başladım ve çok sevdim.

Leo 'nun  ilham verici , halusulasyonlara yönlendiren ne içiyorsa ondan istiyorum bir de ;) hoş onun zekası ve yaratıcılığı ile yarışmamız mümkün değil ..

1.sezon  3 bölüm izledim.






Yapımcılığını Batman ve Blade serilerinden tanıdığımız David S. Goyer'ın üstlendiği dizide Tom Riley ve Laura Haddock başrollerde yer alıyor.
Konusu
Tarihsel fantezi diyebileceğimiz fantezi dizisinde bir yandan Da Vinci'nin 25 yaşındayken hiç anlatılmamış hikayesini, geleceği "icat etme"sini anlatıyor, bir yandan da "fikirlerin ve inançların kontrol edildiği tarihi bir zamanda tek adamın, fikirleri özgür kılma mücadelesi" işleniyor.

Hikayede, "ona bir hediye olarak sunulmuş insanüstü zekası, dinin yalanlarını ortaya çıkarmak gibi sapkın bir inanca sahip olması, seçkinci bir toplumun düzenini bozmak isteyen isyancılardan oluşu, babasının meşru oğlu olmak için yanıp tutuşan bir piç çocuk olması" genç Da Vinci'ye kendi iç karanlığıyla boğuşurken işkence etmektedir.

Dizinin sanatsal mitolojisi, Da Vinci'nin karakteri oluşturulurken "Yapraklar Kitabı"yla alakalı bir görev ve Mithras'ın Oğulları olarak bilinen gizemli kült üzerine inşa edilmiştir. Da Vinci'nin, Medici'ler için çalışan babasıyla olan vahşice antagonist ilişkisi karma karışıktır. Gizli toplulukların şaibeli savaşları, görevdeki bir casusla tehlikeli romantizm ve Floransa ile Milan'ın güç adına mücadele için yaptığı politik planlar; Ortaçağ arkaplanı, Da Vinci'nin hayallerini, fotoğrafik hafızasını ve düşünce süreçlerini görselleştirmek için kullanılan yüksek teknolojiyle birleştirilmiş bilimsel sürecler adım adım Slow-Motion ve rotoscoping planları ile eşleştirilmiş.


28 Mayıs 2014 Çarşamba

Ev yapımı torpil ve bir film.

Mutfak becerilerim (!) söz konusu olduğunda üstüme tanımam :) parmağımı rendelemişliğim çoktur, bıçak kesiği hiç eksik olmaz . diye diye diye çevremde adım beceriksize çıkacak üstadım..

Oysa ki biz geçen hafta kızımla  torpil yaptık .

Şöyle ki , külahlarımızı babamız yapıverdi :) yağlı kağıt yoktu A4 'ten yaptık. milföyümüzü  yumuşatıp biraz açtık.İrem şeritler kesti, ben onları külaha sardım. Fırında üzeri pembeleşene dek pişti. Çıkartıp soğumasını beklerken ,cremé olé hazırladık. Biraz soğuyan milföyden torpilimizin içinden kağıdı çıkarttık ve içine malzemeyi doldurduk. 2,3 saat kadar dolapta bekledikten sonra pudra şekeri ilavesi ile ev yapımı torpilimiz hazırdı..
Fotoğrafını çekene kadar bir tabak silinip süpürüldü bile .


KAğıttan külahlar












İrem üst üste gelecek şekilde sarıyor.


Fırından taze çıktı :)


süslü torpil ;)



Bir tanesi gitmiş bile :O)




Dün akşam izledim ,
Dallas Buyers Club
İzlenesi olmuş, oyunculuklar süper ;)