7 Nisan 2014 Pazartesi

Dikili-Nebiler Aşıklar Şelalesi

           Son zamanlarda gezi yazılarım birikti, ben de taze taze geriye doğru giderek yazmak istedim.Geçtiğimiz hafta sonu havanın bahara dönmesiyle bize Dikili yolları göründü.Yaz tatillerimizi orada geçiriyoruz.Tatil ev-plaj arası geçip gidiyor ..Bahar sezonu bu kez çevre güzelliklerini keşfedelim diye yola çıkmadan internetten bir araştırma yaptım.Nebiler Köyü yakınında bulunan Aşıklar Şelalesi'ni gezmeye karar verdik.
           Nebiler Köyü Dikili'den Ayvalık yönüne giderken sağda kalıyor .Köy yoluna girdikten sonra köye varmadan Şelale'yi görmeden geçmeyin yazılı tabelayı görüyoruz.Sola girip dar bir yoldan ilerliyoruz.Nebiler  Şelalesi Restorant'da nefis bir kahvaltının ardından şelaleyi görmek için işletmecinin yaptırmış olduğu ahşap merdivenlerden iniyoruz.


Aşıklar Şelalesi - Nebiler Şelalesi 

Bir rivayete göre, peri padişahının kızı Sümeyra, civar köylerden Yörük Ali'ye gönlünü kaptırır.Yörük Ali de Sümeyra'ya. Ne varki peri padişahı kızını bir ölümlüye vermek istemez ve bu aşka izin vermez.İki aşık çaresiz kalır.Nebiler vadisindeki koca çınarın altında hergün gizlice buluşur, hasret giderirler .Sonrada birbirilerine sarılır saatlerce ağlaşırlar.Bunu öğrenen peri padişahı bu aşka son vermek için askerleri ile birlikde aşıkların peşine düşer.Amacı Yörük Ali'yi öldürmektir.Tam onları yakalamak üzereyken koca çınar yarılır ve aşıkları içine alır.Bu mucize karşısında peri padişahı insafa gelir.Ancak aşıklar aşklarının sonsuza kadar sürmesi için tanrıya du ederler.Tanrıda onları kayalıklardan akan bir şelaleye çevirir. 
Aşkları sonsuza kadar sürer.Kızını sonsuza kadar kaybeden peri padişahı şelalenin yukarısındaki mağaraya çekilir,gözyaşları döker.Ağlama seslerini duyan çevre sakinleri mağaraya Ağlayan Mağara adını verir.



bizi muhteşem bir doğa güzelliği karşılıyor ..




Merdivenlerden yukarıya çıkıp aynı noktaya vardığımızda , diğer yönden yukarıya çıktığımızda mağarayı da ziyaret edebileceğimizi öğrendik.Zaten istediğimiz de bir doğa yürüyüşü ve yeni yerler keşfetmekti.İlerledikçe ağaçların, bitkilerin rengi değişmeye çeşitlenmeye başladı.  Ağlayan mağaraya içinde su bulunduğu için girmek tehlikeli diye duyum alınca uzaktan izlemekle yetindik.


              Mağaradan ileriye patika uzanıyordu , ilerleyelim gezmeye geldik derken dönüş yolunda olan arkadaşlardan kırmızı fiyonkları takip etmekle ilgili bir şey duydum.O zaman dikkatimizi çekti, ağaç dallarına kırmızı rafyadan fiyonk , işaretler bırakılmıştı.Yolun mesafesini bilmiyorduk, yanımızda suyumuz , elimizde yürüme çubuğu niyetine kuru dallar vardı.Çok zevkli bir parkur oldu :) Aslında tehlikeli ,kaygan yerler de vardı . İrem çok cesur davrandı , birkaç yerde ürktü, geri durdu sonra ben geçerim buradan deyip babasının desteği ile liderlik yaptı bize ;)





İşte burada ağaç gövdesinde işaret kurdelesi görünüyor sanırım :)



Bu yürüyüşün sonunda bizi ikinci ve daha küçük bir şelale bekliyordu.Ötesi yoktu sanırım işaretler ve yol bitmişti.Aynı yolu izleyerek geri döndük.







Dönüşte yol çatallandı hem sağda hem solda işaret vardı, hiç geçmediğimiz yönde ilerledik, bizi zindan denen bir mağara karşıladı.


Bizim için çok keyifli bir gezi oldu ;)Hoş anılarla döndük evimize :))

2 yorum:

  1. Dikili'de yaşarken Asklepion'a bir kere bile gitmemiş biri olarak, ayrıldıktan sonra gidebildiğim her yöne gitmeye çalıştım sonraki hayatımda. Buraya gitmedim mesela.
    İnsan sonradan fark ediyor etrafı tanımak gerektiğini.
    Bunu da listeye yazdım.

    YanıtlaSil
  2. ben de kendimi bildim bileli giderim Dikili'ye, burayı ilk kez keşfettik, rahmetli babacım da görebilseydi keşke ..çok severdi.
    Keşkeleri azaltmak gerek hayatımızdan ;)

    YanıtlaSil