Cuma akşamı güneşi Dikili'de batıralım dedik, günler uzamış meğer yetişemedik ama yol üzerinde en sevdiğim yerlerden biri olan Kazıkbağları mevkiinde battı güneş ..Bulutlara yansıması uzun süre bitmedi, gri,mavi ve pembe bulutlar İrem ile benzetme oyunumuza malzeme oldu.
Deniz ,annem ve kuzenimiz orada bizi bekliyorlardı.Ancak Deniz'in gözü şişmiş diye duymamıza rağmen tamamen kapalı olmasını beklemiyorduk, çok üzüldüm onu görünce, neyse ki alerji şurubu almıştım onu verdim hemen.Cumartesi denize gitmesi de sakıncalı diye annem onu parka götürdüğünde hızlıca hazırlanıp çıktık evden.Su güzeldi, keyifliydi, eve dönüp kardeşim ve eşinin gelmelerini bekledik.Bu arada da doğumgünü hazırlıklarına başladık, balonlar şişirip kedi merdivenleri yaptık bir ip astık, İrem " Doğumgünüme hoş geldiniz" yazısı hazırladı onu da kapıya iliştirdik..
Burcu ve Alper Deniz'e yaptırdıkları pastayı çıkardıklarında hepimizi bir gülme aldı :D Pastanede İtfaiyeci Sam pastası istemiş bulamamışlar haberi gelmişti oysa ki.. Gördüğümüz pastanın üzerinde Sam ve ekibi ve tabii itfaiye aracı ile poz veriyorlardı..
" İyi ki doğğdun Deniiiz " nidaları ve alkışlar sona erince , İrem'e özel yaptırılan tek kişilik meyveli pastayı da üflediler.. Sonra Sam 'i Deniz'e dilimledik, diğer dört elemanı da,, en akılsızları olanı ayırdıktı, onu Mustafa'ya uzatırken yanlışlık olmuş ve Sam 'i yemek üzereyken yakaladık Mustafa'yı :))) Alper nayır nolamaz moduna girdi , bu pastayı o kadar zor yaptırdık ki diye ..
NEyse güzel bir kutlama oldu , ardından gelen hediye paketleri de buna bir sebepti çocuklar açısından tabii..
Ardından mangal keyfi ile sonlandırdık günümüzü..
Pazar ayrılık vakti gelmişti hepimiz için.Burcular bizden önce çıktılar, biz bir fasıl daha denize girip çıkıp yola düştük Mustafa ile.İrem anneannesi ile kalacak çarşamba gününe dek.
perşembe resim kursunu kaçırmak istemediği için dönecekler.
Tam çıkacakken biz çantaları arabaya yüklerken, İRem bahçedeki çiçeklerden bir demet yapmış kuzum benim, kitabımın arasında saklıyorum .
Dün eve girerken planlar yapılmıştı.Olimpiyatlardaki yarışlar izlenecekti, ben dinlesem de Bolt çıkınca bana haber versen olur mu dedim, onay alınca da oturdum pc başına .Önce Midnight in Paris 'i izledim.Ardından da Güzel Günler Göreceğiz 'i.
Filmin Konusu :
Sonbaharda evlenecek olan Amerikalı nişanlı çift Gil ve Inez, Inez'in babasının iş gereği Paris'e gelmesini fırsat bilip, küçük bir tatil için bu gözde Avrupa şehrinin yolunu tutarlar. Başta her şey eğlence dolu bir Avrupa kentini gezmekten ibaretken, özellikle damat adayın Gil'in Paris caddelerinde gece yarısı yaşadığı gerçek üstü maceralar sadece onun değil tüm ailenin hayatını değiştirecektir...
Zira bu genç adam, Paris’e büyük bir aşk beslemeye başlar ve edebiyatçı kimliği ve tutkusu pekişir...
64. Cannes Film Festivali'nin açılış filmi olan Woody Allen yönetmenliğindeki Paris'te Gece Yarısı'nın başrollerini Owen Wilson ve Rachel McAdams paylaşırken Gil'in edebiyat dünyasında karşılaştığı yıldızları Marion Cotillard, Kathy Bates, Carla Bruni, Adrien Brody gibi zengin bir oyuncu kadrosu canlandırıyor.
Eğer siz de edebiyat ve sanatseverseniz, Woody Allen tarzı komik dokunuşlarla bezenmiş bu filmde Scott Fitzgerald, Ernest Hemingway, Salvador Dali gibi büyük isimlere de rastlamaktan büyük keyif alacaksınız...
Bu son paragrafta dendiği gibi ben oldukça zevk aldım, tam da bunaldığı bir anda Gil fantastik yolculuklara çıkıyor ve sanki siz de yıllar önce yaşamış bu sanatçılar ve yazarlarla buluşmuş gibi oluyorsunuz.1920 'lere dönüyorsunuz.Özellikle Hemingway 'li bölümlere bayıldım.
İzlediğim ikinci film :
Filmin konusu :
Hasan Tolga Pulat'ın yönettiği paralel hikayeler draması Güzel Günler Göreceğiz, bir gün içinde ve İstanbul’da geçiyor. Hikaye, beş farklı karakterin - Cumali, Ali, Figen, İzzet ve Anna- kesişen yollarını anlatıyor ama hiç kimse bir diğerinin farkında değil, dolayısıyla da birbirlerinin hayatlarına müdahaleleri yok. Günün sonunda ise aslında insanların müdahale ettiği hayat ortaya çıkıyor. Filmin oyuncu kadrosunda Uğur Polat, Buğra Gülsoy, Nesrin Cevadzade, Feride Çetin ve Barış Atay Mengüllü isimleri öne çıkıyor... 48. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde yarışan yapım En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Kurgu ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödüllerine layık görülmüştü.
Konusu çok bildik ama işlenişi açısından çarpıcı olmuş.Sonu da sanki gerisi gelecekmiş gibi bitiyor , bu şekilde sonlardan hoşlanmıyorum ben.İzlemeseydim aklımda kalacak bir filmdi.Yalnız Feride Çetin 'i hep bu mutsuz ,her an ağlamaklı suratla göreceğim rollerinden sıkıldım, çok da üzerine yapıştı.Uğur Polat hangi role girse yakışıyor.
Deniz'in yeni yaşı kutlu olsun Gonca'cım, sağlıklı nice seneleri olsun.
YanıtlaSilİyi haftalar canım. :)
Deniz'in doğum güün kutlu olsun canım, filmler şahane bu arada :)
YanıtlaSil